Koronavirüs salgını sırasında yollarda daha az araç olduğu için şehir rahat bir nefes almıştı. Ancak iki yıl sonra İstanbul trafik seviyesi açısından daha da kötü durumda. Nedense son haftalarda, özellikle de trafiğin yoğun olduğu saatlerde trafik daha da kötüleşti ve akşamları %70'lere varan sinir bozucu bir seviyeye ulaştı. Bu durum binlerce okul servisinin günlük mesaisini tamamlamasından çok sonra gerçekleşiyor. Trafik uzmanı Profesör Mustafa Ilıcalı bunun kısmen motorlu taşıt sayısındaki artışla ilgili olduğunu söylerken, çevre uzmanı Profesör Mustafa Öztürk hava kalitesine yönelik tehlikeye dikkat çekiyor.
"Saatte 10 kilometre civarı yavaş bir hızla giderseniz yarı yarıya ya da daha fazla yakıt harcamış olursunuz. Bu da daha fazla hava kirliliği anlamına gelir" uyarısında bulunuyor. Bir otomotiv navigasyon sistemi üreticisinin yıllık raporu, Türkiye'deki şehri en kötü trafik sıkışıklığına sahip onlarca şehir sıralamasında en üst sıraya yerleştiriyor. TomTom tarafından 2021 yılı için derlenen raporda, vaka sayısındaki düşüşün ardından kısıtlamaları kaldıran ülkelerle birlikte trafik seviyelerinin kademeli olarak pandemi öncesi seviyelere döndüğü belirtiliyor.
İstanbul Yeditepe Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından 2020 yılında yayınlanan bir başka rapor, metropol sakinlerinin şehrin yüksek trafik yoğunluğu nedeniyle günde 70 dakika kaybettiğini ortaya koydu. İstanbul'daki 5.000 kilometrelik (3.107 mil) karayolu boyunca bir yıl boyunca trafik verilerinin izlendiği raporda, normalde sadece 15 dakika sürecek bir mesafenin 50 dakikada kat edilebildiği tespit edildi.
Uluslararası Hava Kirliliğini Önleme Dernekleri Birliği Başkanı Profesör Selahattin İncecik, trafikten kaynaklanan kirliliğin özellikle İstanbul'un bazı ilçelerini etkilediğini belirterek, Avrupa yakasında her gün binlerce kişinin gidip geldiği Bağcılar ve yakın ilçelerdeki yüksek partikül kirliliğini örnek gösterdi. Anadolu yakasında ise Maltepe ve Kartal ilçeleri kirlilik riski altında. Trafik, dünyada kirliliğin temel nedenleri arasında yer alıyor ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre dünyada yaklaşık 7 milyon kişi kirlilik nedeniyle erken ölüm riskiyle karşı karşıya.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) resmi rakamlarına göre ağustos ayı itibariyle İstanbul'da 4,5 milyondan fazla araç bulunuyor ancak uzmanlar bu sayının her geçen gün arttığını söylüyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Merkezi Başkanı Profesör Ilıcalı, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) verdiği röportajda İstanbul'daki motorlu araç sayısının "tüm Türkiye'deki araçların beşte birine" denk geldiğini söyledi. "Trafik büyük miktarda zaman kaybına ve daha fazla yakıt tüketimine sebep oluyor.
Yani mesele sadece basit bir trafik sıkışıklığı değil" diyor. Ilıcalı, eskiden İstanbul trafiğinin "pik saatleri" olduğunu söylüyor: "Sabah 8 ile 11 arası ve akşam 8 ile 9 arası. Şimdi ise her saat en yoğun saat gibi. İnsanlar daha yavaş araç kullanmak zorunda kalıyor. Acil önlemlere ihtiyacımız var" diyor. Ilıcalı'ya göre bu önlemlerden biri, bir şeridi otobüs ve minibüslerden taksilere kadar toplu taşıma araçlarına ayrılmış iki şeritli yollar.
Ilıcalı ayrıca başta deniz taşımacılığı olmak üzere ulaşım araçlarının çeşitlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. "Deniz taşımacılığının toplu taşımada daha çok pay alması ve diğer ulaşım araçlarıyla entegre olduğu yeni önlemlere ihtiyacımız vardır. Daha fazla yolcu kapasiteli metro hatlarına ihtiyacımız var" diyor. "Bir diğer önemli önlem de kademeli çalışma saatleri. İnsanlar aynı saatte işe gidip geliyor. Bunu değiştiremezsek trafik daha da kötüleşecek" uyarısında bulundu.
İncecik, trafikten kaynaklanan kirliliğin tehlikeleri konusunda uyarıyor ve özellikle otobüs duraklarında bekleyenlere koruyucu maske takmalarını öneriyor. "İnsanlar her otobüs kalkışında otobüslerden kaynaklanan emisyonları solumak zorunda kalıyor. Araç emisyonları pandemi öncesi seviyelere geri döndü" dedi. Kirliliğin bazı ilçeleri diğerlerinden daha fazla etkilediğini söyleyen Öztürk, Boğaz'a yakın ilçelerin rüzgarlı bölgelerin sağladığı "doğal havalandırma" nedeniyle daha az risk altında olduğunu sözlerine ekledi.
Profesör Öztürk, ulaşım ve trafikten kaynaklanan kirliliğin 2019 yılında %40 civarında olduğunu ve bugünlerde %45'e yükseldiğini söyledi. "İstanbul'un trafikten kaynaklanan kirlilik riski diğer tüm şehirlere göre daha yüksektir. Bu yüzden toplu taşımayı daha fazla teşvik etmeliyiz. Yatırımlar hızlandırılmalı" dedi. Öztürk ayrıca sürücüleri araçlarını uygun şekilde havalandırmaları konusunda uyardı. "Trafikte sıkışıp kaldığınızda, kendinizi sürekli emisyona maruz bırakmamalı ve aracın içindeki havanın düzgün bir şekilde dolaştığından emin olmalısınız."
Çarpık kentleşme ve nüfusun hızla artması trafik endeksinde ilk beşe kadar yükselmemize sebep olmaktadır. Dünyada en yoğun trafik Moskova’da bulunmaktadır. Sırasıyla Mumbai, Bogota ve Manila bu listede ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de ise İstanbul’dan sonra en yoğun trafik İzmir’de bulunmaktadır. Bu durum için çözüm üretilmezse trafik sorunu baş ağrıtmaya devam edecektir.
"Müge Anlı Canlı Yayınında Meryem Cinayetinin İtirafı Şoke Etti" içeriğimize de buradan göz atabilirsiniz
Bu yazıya hiç yorum yapılmamış. İlk sen yorum yap.