Şiddetli Kuraklık Van Gölü'nün Bin Yıllık Dikitlerini Etkilemekte

Türkiye'nin doğusunda yer alan ve ülkenin en büyük gölü olan Van Gölü'nün kıyı şeridi, yağış oranının düşmesi ve yüksek sıcaklıklarla daha da şiddetlenen buharlaşma nedeniyle giderek çekiliyor.

Şiddetli Kuraklık Van Gölü'nün Bin Yıllık Dikitlerini Etkilemekte

Çevredeki bölgeyi etkilemesinin yanı sıra, şiddetli kuraklık binlerce yıllık dikitleri (mikrobiyalitler) veya "su altı peri bacalarını" açığa çıkardı. Yağışların azalması ve hızlı buharlaşma nedeniyle su seviyelerinde düşüş yaşanan Van Gölü kıyılarında birçok noktada dikitler ortaya çıkmıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'nden Profesör Mustafa Akkuş ise kuraklığın göl üzerindeki etkisinin daha da kötüleşeceği uyarısında bulundu.

Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü'nden Ayhan Şahna'ya göre kuraklığın etkileri sadece bataklık alanlarda değil Van Gölü'nde de oldukça açık. Akkuş, "Van Gölü'nün son 10 yıllık ortalamasına baktığımızda 140 santimetrelik bir azalma olduğunu görüyoruz" dedi. "Rüzgar erozyonu, suyun çekilmesiyle açığa çıkan mikroorganizmaları yavaş yavaş yok ediyor ve açığa çıkan dikitler korunamıyor." Mikrobiyalitler Erciş, Gevaş ve Edremit kıyılarında da su altında görülebilir. Mikrobiyalitlerin görünümü bilim insanlarının yanı sıra doğaseverlerin ve fotoğraf meraklılarının da ilgisini çekiyor.

Van gölü

Bazıları 32,2 metreyi bulan dikitlerin üzerindeki canlı mikroorganizmaları inceleyen uzmanlar, bunların rüzgar erozyonu ve olumsuz hava koşulları nedeniyle zamanla yok olmasından korkuyor. Şahna, Van Gölü'nün son yıllarda kuraklıktan en çok etkilenen yerlerden biri olduğunu söyledi. "Göl giderek küçülüyor. Kuraklığın etkilerini çok net görüyoruz. Bu durum daha da kötüleşerek devam ediyor. Biraz yağmur yağmasını umut ediyoruz. Burada su son derece değerli. Suyumuzu verimli kullanmak için iyi bir su yönetim sistemine ihtiyacımız var" dedi. Akkuş, göldeki suyun çekilmesiyle birlikte birçok yeni yapının ortaya çıktığını söyledi. Mikrobiyalitleri Van Gölü'nün en büyük gizemlerinden biri olarak nitelendirdi.

"Gölün dibinde kalsiyum açısından zengin tatlı su çıkışları vardır. Bu tatlı sular gölde karbonatça zengin sularla birlikte birikmeye ve çökelmeye başlar. Bu çökelmeyle birlikte dünyanın en büyük mikrobiyalitlerinden bazıları ortaya çıkıyor. Mikrobiyalitler dünyanın farklı göllerinde de bulunur. Ancak bunların boyu 30 metrenin üzerinde" diye ekledi. "Gölün derinlikleri bir açık hava müzesini andırıyor. Bu yapılar ekolojik açıdan çok değerli. Van Gölü'nün 800.000 yıllık tarihi, çok yavaş büyüyen bu mikrobiyalitlerde gizli." "Bir santimetresinin bile yüzlerce ya da binlerce yılda oluştuğunu biliyoruz. Göl çekildikçe tüplü dalgıçlar dışındaki insanlar bu yapıları şimdiye kadar görmedi" dedi.

Kıyılardaki çok sayıdaki dikit, küçük gökdelenlerden oluşan şehirlere benzeyen yabancı bir manzara oluşturuyor. Ancak göl tabanından çıkan sodalı su ve tatlı suların karışımıyla oluşmaları, havaya maruz kalmaları nedeniyle sona ermiş durumda. Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu İl Temsilcisi Serkan Ök, her yıl çok sayıda doğa tutkununun mikrobiyalitleri görmek için göle daldığını söyledi.
"Ancak suyun aniden çekilmesi onların yok olmasına neden oluyor. Son iki yıldır ciddi bir çekilme var. Büyük değer taşıyan bu oluşumların varlığını olumsuz etkiliyor. Güneşe ve havaya maruz kalanlar yok oluyor ve kayalık yapılara dönüşüyor. Sular tekrar yükselse bile tekrar yaşamayacaklar."

Van gölü

Havza Yönetimi Şart

Dr. Alaeddinoğlu, kapalı havzaların kendi havzaları dışından su alma imkânına sahip olmadığını ve bu nedenle kapalı havza su yönetiminin uygulanması gerektiğini belirtti. Alaeddinoğlu, bu konuda bazı adımların atılması ve sürdürülebilir bir yapının ortaya konulması gerektiğini de vurguladı: "Kuraklık özellikle belli bölgelerde en ciddi tehdit olarak karşımıza çıkıyor. İçinde bulunduğumuz Van Gölü havzası da bu tehditten önemli ölçüde nasibini alıyor. Hem tarımsal faaliyetlerde hem de kullanma suyu ve içme suyunda ciddi sıkıntılar ortaya çıktı.

"Havzanın aldığı yağış miktarında 10 yıl öncesine kadar önemli bir değişiklik olmadı. Ancak son birkaç yıldır yağışlarda azalma ve sıcaklıkta önemli bir artış var. Bu da havzada buharlaşmaya yol açıyor. "Geçmişle kıyasladığımızda bugün yağıştan dört kat daha fazla buharlaşma görüyoruz. Dolayısıyla göllerdeki deniz seviyesi düşüyor ve bu da havzada ciddi bir su kaybına yol açıyor. "Dolayısıyla yapılması gereken pek çok şey var. Her şeyden önce havza yönetimine ihtiyaç var."

Agresif Sulama Yöntemleri Bırakılmalıdır

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk de su tüketimine özel bir önem verilmesi gerektiğini kaydetti. "Yağış azlığı nedeniyle tarım alanlarında ciddi bir kuraklık yaşanıyor" diyen Prof: "2021 iklim verilerine göre Van Gölü havzasının aldığı yağış bir önceki yıla göre yüzde 12, uzun yıllar ortalamasına göre ise yüzde 33 azaldı. Buna göre 21 Haziran itibariyle metrekareye 260 milimetre yağış düştü. Bu yılki yağış ise 170 milimetre civarında" dedi.

Dr. Tunçtürk, yağışlardaki bu azalmanın özellikle kuru tarım alanlarını olumsuz etkilediğini kaydetti. Buğday ve arpa tarlalarında yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Tunçtürk, bitkilerin boylarının uzamadığını söyledi.

Van gölü

Türkiye'de Kuraklık

Türkiye sanılanın aksine su zengini değil, tam tersine kişi başına düşen 519 metreküp su miktarı ile "su sıkıntısı çeken" bir ülke konumundadır. Üstelik 2030 yılında nüfusunun 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının 120 metreküpe düşeceği öngörülmektedir. Bu tahminler, Türkiye'nin yakın gelecekte "su fakiri bir ülke" olabileceğine işaret ediyor. Ocak 2021'de NASA Dünya Gözlemevi, yeraltı suyu ıslaklık yüzdelik dilimi ve kök bölgesi ıslaklık yüzdelik dilimini gösteren iki harita paylaşarak Türkiye'de yeraltı suyu depolamasının düştüğü uyarısında bulundu.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye'ye göre, Türkiye'deki aşağıdaki şehirler su riski ile karşı karşıya olan küresel şehirler listesinde yer alıyor: Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya.
"Son 50 yılda Türkiye'deki sulak alanların yarısı su miktarı ve kalitesi açısından sağlıklı yapısını kaybetti.

"Başka bir deyişle, Van Gölü'nün üç katı büyüklüğünde bir batı alanı ekolojik işlevini yitirmiştir. Risk sadece yüzey sularımızla ilgili değil, yeraltı sularımızın durumu da endişe verici. Ormanlık alanlarımızın kaybı da kuraklığa zemin hazırlayan bir başka faktördür."

"Maden Kazasında Kahreden Detay" yazımıza da göz atabilirsiniz

Yorumlar (0 Yorum)

    Bu yazıya hiç yorum yapılmamış. İlk sen yorum yap.

Yorum yapabilmek için lütfen Giriş Yap